KARAR VERDİM
Karar
vermek; sanki hayatını başlatmak ya da bitirmek. Bazı kararlar devrim gibi.
Bazı kararlar sindirimi güçten öte. Karalar bağlamak. Karara varamamak. Arada
sıkışıp kalmak! Kalmak mı yoksa? Yoksa ne? Bunun cevabı henüz yok. Bunun kararı
henüz yok. “Al canımı da kurtulayım.” değil. “Basıp gideyim artık yeter bu
kadar!” değil. Kararım; pes etmek yahut kaçmak değil. Direnmek.
“Sonuna
kadar.” deriz hep. Sonunu biliyormuş gibi. Bir şey bildiğimiz yok oysaki.
Hiçbir şey bilmiyoruz aksine. Sonu olan değerli bir şey varsa o da can. Canın
sonu geldi mi ağlamak, kaçmak, basıp gitmek, pes etmek gibi seçeneklerin
olmuyor. Seçenek olmuyor. Yalnız tek yol; teslimiyet.
Hayatında son bir kare
görerek gitmek… Dolu ya da boş bir kare, kim bilir… İşte bunun kararı elinde değil.
Ne karar verirsen ver bir gün kapını çalacak bir ölüm var peşinde, hatta
yakanda. Sana gölgenden bile yakın bir şey var.
Kafam
yine dolu… Taşmasından korktuğum bir doluluk bu. Taşıp bazı kuralları
aşmasından korktuğum. Bazı yanlış kararlara sürükleyecek bir doluluk.
Süründürecek bir doluluk. Dolu olmak her zaman iyi değildir. Özellikle bu
kafanın içiyse hiç değildir. Tüm bedenine yansır. Tüm duygularına karışır. Tüm
mimiklerine işler. Gülümsemen bile değişir. Hatta sen bile değişirsin. Bu yüzden
meditasyon var sanırım. Bu yüzden arınma diyorlar. Kafan ne kadar düzenli ve
ferah ise o kadar pozitif oluyorsun. Gülümsemen bile gülümseme oluyor.
Bekliyorum. Ama kim söyledi benim masum olduğumu. Ben
daha çok derin kuyuların dibiyim. Hatta görünen yüzün aksine bir yüzüm. Ne ak
ne kara griyim ben. Anlaşılan ama asla anlaşılmayanı taşıyan...
Ben sizden biri
gibiyim. Ben sizden biri gibi olmayı hiç sevmedim. Sizi sevmedim ben. Siz kukla
gibi oynatılmayı severken ben kuklalarla oynamayı sevdim. Tüm tapınaklarınıza
iğrenerek bakıyorum. Tüm putlarınızın üzerine bir gak emojisi yerleştirdim.
Hepiniz oyunbozan iken ben kendimi feda ettim. Hepiniz bir şey anlamıyorken
sizi teselli ettim. Ben hiç sizden biri olmadım. Hep rolleri değiştim. Ben
bazen omuzdum sadece. Ben bazen put idim. Ben bazen sadece "Susan, üzgün kız." idim.
Ben bazen yabancıydım. Bazen sadece arkadaş rolüne girdim. Bazen sevgili oldum.
Hepsi bu oyunun bir parçasıydı. Hepsi size uyum sağlamanın bir dramı idi. Bitti!
Ben artık aranızda yokum. Ben artık kabuğunda yaşayan bir kaplumbağayım.
Yavaşladım. Yalnızlaştım. Sustum. Uzaklaştım. Ben buyum. Sizde bundan başka her
şeysiniz. Artık sesiniz bana ulaşmıyor. Artık sıkılmıyorum. Artık rol
yapmıyorum. Artık kendimi duyabiliyorum. Artık arınabiliyorum. Artık yaşıyorum.
Sonunda bir yol olduğunu ve tek başıma yürüyebildiğimi görebiliyorum. Sizin
bazen taş bazen diken bazen çiçek bazen gölgesi olan bir ağaç olduğunuzu ayırt
edebiliyorum. Karar verdim; yaşıyorum…
P.S. (Nisan 2016 yılına ait düzenlenmiş bir yazımdır.)
"Hangi çiçek, diğerini “sarı açtı” diye ayıplar?
Hangi kuş, “farklı ötünce” diğerine yasak koyar?
Derisinden, dilinden ötürü öldürülüyor insanlar.
Ah insanlar! Her şeyi bulup kendini bulamayanlar…"
Charles Bukowski
Baız şeyler için arar vermek oldukça zor bir durumdur. En büyük katkısı ise karar verdiğimiz şey hakkında düşünmeyi bırakırız. Sanırım bu yüzden en kötü karar bile kararsızlıktan iyidir deriz hep. Yazı çok güzel olmuş. İlgiyle okudum. Sevgiler.
YanıtlaSilBüyük bir yük gerçekten ve hayatımızı gereksiz yere zor kılıyor. Gerçekten bir an önce karar vermek iyi veya kötü insanı rahatlatıyor. Değerli yorumun için çok teşekkür ederim. :)
SilHer seçim bir vazgeçiştir diye bir söz vardı. Sende yaşamayı seçerek üzerindeki ölü toprağından vazgeçmişsin. Umarım kararın kalıcı olur :) Bukowski'nin sözü de cuk diye oturmuş ve baya hoşuma gitti.
YanıtlaSilAynı zamanda her seçim yeni bir başlangıçtır. Umarım hayatımızda yük olan insanlardan hep arınabiliriz. Biraz bu yüzden yazmıştım bu yazıyı geçen yıl. Bukowski bir harika tartışmasız. :) Çok teşekkür ederim.
SilGüzel bir karar vermişsiniz yaşamayı seçerek. Kararınızda kararlı olursunuz umarım :)
YanıtlaSilUmarım Turgay Bey. Çok teşekkür ederim değerli yorumunuz için.
SilYüreğine sağlık Sena. Çok duygu yüklü satırlardı. Içimden sesli okumak geldi. Hatta radyoda okumak istiyorum bu satırları senin de iznin olursa tabi.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Ayhan. :) Açıkçası ben çok sevinirim okursan, benim için büyük mutluluk. :)
Sil"Artık kendimi duyabiliyorum." -Yazının odak noktası kesinlikle buydu, her şey kendini duymakla ilgili. :)
YanıtlaSilCharles Bukowski'yi çok severim, yazdıklarınla bağdaşan bir alıntısını yapmışsın yazının sonunda. Müzik de sardı her yanımı. :)
Kalemine sağlık, çok güzel bir yazıydı. :)
Gerçekten büyülü bir kalbin var. :) Evet, evet masalsı bir büyü var tespitlerinde. Yahut ben çok hayalperestim. Teşekkür ederim Yeliz. :)
SilKendi büyünü bana bulaştırdıysan demek ki! :) Hem hayalperestlik iyidir, esas ben teşekkür ederim. :) Sevgi ile...
Silİyi ki varsın Yeliz. :) Umarım güllerin hiç solmaz...
Sil